Die Gaste, SAYI: 4 / Kasım-Aralık 2008

Öğretmenlik Eğitimi Dalı Kapsamında Türkçe

A. Vefa AKSEKİ




    1. Giriş
    Bu yazıda ağırlıklı olarak, Münih Üniversitesi’nde2 öğretmenlik eğitimi alan öğrencilerin isteğe bağlı olarak okudukları bir ek dal olan “İkinci Dil Olarak Almanca Öğretimi” çerçevesinde öğretilen Türkçe dersleri hakkında bilgi verilecek, öğrencilerin ve öğreticinin bu dersle ilgili deneyimleri aktarılacaktır. Yazının son bölümünde ise Türkçenin Almanya’daki yeri konusunda düşünceler ortaya konacaktır.
   
    2. “İkinci Dil Olarak Almanca Öğretimi” dalı hakkında kısa bilgi:
    “İkinci Dil Olarak Almanca Öğretimi” (İDOAÖ) dalı, Bavyera Eyaleti’nde bulunan dokuz üniversitenin dördünde bütün öğretmen adaylarınca, asıl alınan öğretmenlik eğitiminin yanı sıra ve bu eğitime ek olarak okunabilmektedir. Bunun dışında, eğitimlerini tamamlayıp okullarda çalışmaya başlamış öğretmenlerin de okuyabildiği bu dal, Bavyera’da Augsburg, Eichstätt, Erlangen-Nürnberg ve Münih üniversitelerinde bulunmaktadır. Okunması isteğe bağlı olan bu dal seçildiğinde öğrencilerin toplam eğitim süresi ortalama bir yıl uzamaktadır.
    İDOAÖ bölümü, Münih Üniver-sitesi’nde bundan 24 yıl önce, 1984-85 Kış Yarıyılı’nda kurulmuştur. 2008 Yaz Yarıyılı’ndaki kayıtlı öğrenci sayısı 172 idi. Bölüm öğrencilerinin çok büyük bir bölümünü Alman kökenli öğrenciler oluşturmakla birlikte, son yıllarda göçmen kökenli öğrencilerin sayısında da belirli bir artış görülmektedir. Göçmen kökenli öğrencilerin öğretmenlik eğitimine daha fazla yönelmeleriyle, bu öğrencilerin İDOAÖ bölümündeki sayılarının daha da artacağı söylenebilir.
    Şimdiye kadar yalnızca ek dal olarak okunabilen İDOAÖ, Bavyera Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan son Öğretmenlik Sınav Yönetmeliği3 uyarınca, ek dal olarak okunmasının dışında bundan böyle, İlkokul (Grundschule) ve Temel Okul (Hauptschule) öğretmenliği alanlarında öğrenim gören öğrenciler tarafından ana dal olarak da okunabilecektir.
    Bölümün 80’li yıllarda kuruluş nedeni olarak en başta, o yıllarda bütün okul türlerinde, farklı kültürlerden gelen ve Almancayı ikinci dil olarak öğrenen hatırı sayılır bir öğrenci kitlesinin var olması gösterilebilir. Bu öğrencilerin eğitim başarılarının artırılması için öğretmen adayları, öğrencilerin içinde bulundukları sosyokültürel yapıları daha yakından tanımalı ve onların dil gelişimleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalıydılar. Ayrıca, öğretmen adaylarının bu öğrencilerin ve anne babalarının dillerini öğrenmeleri, böylelikle de gerektiğinde onlarla kendi anadillerinde iletişim kurmaları amaçlanıyordu.
    Çerçevesi, kurulduğundan beri o an yürürlükte olan Bavyera Öğretmenlik Sınav Yönetmeliği I4 tarafından çizilen dalda öğretmen adaylarının şu alanlardan dersler alması öngörülmüştür:
    a) Kültürlerarası öğrenme/Göç ve kimlik araştırmaları
    b) İkinci dil edinimi araştırmaları / Çokdillilik araştırmaları
    c) Dil sistemi ve dil kullanımı
    d) Metin üretimi ve medya
    e) Metin ve medya alımlaması
    f) Dil öğretimi kuramı ve uygulaması
    Ögrenciler bu alanlarda aldıkları derslerin yanında bir de -yukarıda kısaca değinildiği üzere- arkadaş dili5 diye Türkçeye çevirebileceğimiz bir dil öğrenmektedirler, ki bu yazıda ağırlıklı olarak bu konu ele alınacaktır.
   
    3. İDOAÖ kapsamındaki arkadaş dilleri
    Öğrenciler, arkadaş dili olarak Münih Üniversitesi’nde halen şu dillerden birini öğrenebilmektedirler: Hırvatça, İtalyanca, İspanyolca, Lehçe, Rusça, Sırpça,Yeni Yunanca ve Türkçe. Bu dillerden yalnızca Türkçe İDOAÖ bölümü içinde öğretilmekte, diğer diller ise ilgili filoloji bölümlerinde öğrenilmektedir. Arkadaş dili olarak öğrenilen dillerin 50li ve 60lı yıllarda Almanya’ya işçi gönderen ülkelerin ve son birkaç onyılda çok sayıda Alman kökenli göçmenin geldiği ülkelerin dilleri olduğu görülmektedir.
    Öğrenciler halen, çoğunlukla üç yarıyıl boyunca olmak üzere yaklaşık 230 ders saati kadar arkadaş dili dersi almaktadırlar. Bu dersle öğrencilerin, seçtikleri arkadaş dilinde bilgi ve beceri edinmeleri, dilleri karşılaştırmalı olarak değerlendirmeleri ve öğrendikleri arkadaş dilini mesleklerinde kullanma (öğrencilerle ve anne babalarıyla iletişim kurma) yetisine ulaşmaları hedeflenmektedir.
    Arkadaş dili
dersleri, şu an uygulanan ders programı içinde -yaklaşık 230 ders saatini bulan kapsamıyla- önemli bir yer tutmaktadır.
   
    4. Arkadaş dili Türkçe:
        4.1. Genel bilgiler
    Türkçe, İDOAÖ eğitimi çerçevesinde özel bir yere sahiptir. Bunun nedenleri iki başlık altında toplanabilir:
   
        a) Türkçenin öğretmenlik yaşamındaki önemi:
    Okullarda anadili6 Türkçe olan öğrencilerin sayısı oldukça büyüktür. Öğretmenler Türkçeyi Türk kökenli öğrenciler ve anne babalarla iletişimde kullanabilirler. Yukarıda belirtilen toplam ders saati kapsamında çok ileri düzeyde Türkçe öğrenmek olanağı olmasa da, Türkçe kullanımının öğretmen öğrenci/anne baba iletişimini güçlendirmeye önemli katkılar yapacağı rahatlıkla söylenebilir.
    Türkçe ayrıca, ait olduğu bitişken diller dil ailesinin ilginç bir örneği olmakla, öğretmen adaylarına bükümlü dile bir örnek oluşturan Almanca ile Türkçe arasında karşılaştırma yapma, Almancayı ikinci dil olarak öğrenen öğrencilerin dil gelişimi süreçlerini daha iyi anlama, aynı zamanda da kendi anadilleri üzerinde düşünme olanağı sunmaktadır.
   
        b) Türkçenin gündelik yaşamdaki önemi:
    Türkiye’den Almanya’ya göç ve Almanya’da Türkçe kullanımı görece uzun bir geçmişe sahiptir. Öğretmen adayları, öğrendikleri Türkçeyi sadece okulda değil, okul dışında da kullanabilirler. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler her açıdan gelişmekte ve çeşitlenmektedir. Kültürel ilişkilerdeki gelişmeye örnek olarak, son yılllarda Türkçeden Almancaya yapılan yazın çevirilerinin sayısındaki hızlı artış gösterilebilir.
   
            4.2. Sayısal bilgiler:
    Son yıllarda İDOAÖ eğitimi çerçevesinde Türkçe öğrenenlerin sayısında artış göze çarpmaktadır. Örneğin 2007/08 Kış Yarıyılı’ndaki Türkçe I dersine 29 öğretmen adayı katılmıştır. 13 Ekim 2008’de başlayacak olan bu yılki Türkçe I dersine de benzer sayıda öğretmen adayının katılması beklenmektedir.
    Bu artışın nedenleri arasında yukarıda kısaca değinilen nedenlerin yanında, Almanya’daki Türk kökenli göçmenlerin ve Türkiye’nin, Almanya’daki yazılı ve görsel basında çok çeşitli bağlamlarda, ama her durumda daha çok yer alması gösterilebilir.
   
            4.3. Öğrencilerin Türkçe öğrenme deneyimleri:
    Öğrenciler 230 ders saati süren Türkçe derslerinde, Temel Türkce II, ya da Diller için Avrupa Ortak Referans Çerçevesi’nde7 yer aldığı şekliyle A 28 düzeyinde Türkçe öğrenmektedirler. Bu sürenin sonunda en çok okuduğunu anlama becerisi gelişmekte, bunları birbirlerine yakın ölçülerde duyduğunu anlama, konuşma ve yazma becerileri izlemektedir. Bazı öğrenciler, Türkçe II ya da Türkçe III’ün bitiminden sonra Tür-kiye’de Türkçe kurslarına katılarak ya da Türkiye’de staj yaparak Türkçelerini ilerletmektedirler.
    Öğrencilerin tamamına yakını Türkçe öğrenme deneyimlerini olumlu olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda en çok vurgulanan konu, Türkçenin kuraldışıları az olan bir dil olmasıdır. Öte yandan bir dili öğrenme, bu dil hangi dil olursa olsun, belirli zorlukları da içer-mektedir. Herşeyden önce, bir dilin belirli bir düzeyde öğrenilmesi için zamana gereksinim vardır. Almancadan oldukça farklı dil yapısı nedeniyle Türkçenin temel düzeyde öğrenilmesi/konuşulması, örneğin İngilizcenin temel düzeyde öğrenilmesinden / konuşulmasından daha uzun zaman alabilmektedir.
    Bu kısımda öğrencilerin, Türkce dilbilgisinin bazı alanlarındaki deneyimlerine kısaca değinilecektir.
   
            a) Söyleyiş:
    Türkçe, söyleyişi kolay sayılabilecek bir dildir. Alman kökenli öğrenciler Türkçenin söyleyişini kısa sayılabilecek sürede iyi bir şekilde öğrenmektedirler.
            b) Sözcük dağarcığı:
    Her ne kadar Türkçede çok sayıda Batı kökenli sözcük bulunsa da, anadili Almanca olanlar açısından bu sayı, Hint-Avrupa dil ailesinden olan İtalyanca, İspanyolca gibi diğer bir dille karşılaştırıldığında, büyük değildir. Bu bağlamda, temel sözcük dağarcığı oluşturma ve geliştirme, öğretmen ve öğrencilerin yoğun çaba sarfetmesini gerektiren alanların başında gelmektedir.
            c) Sözdizimi
    Türkçede sözcük gruplarındaki büyük birimlerden küçük birime doğru diziliş, Alman kökenli öğrenciler için zaman zaman zorluk oluşturmaktadır. Çünkü Almancada tersine bir diziliş sözkonusudur. Bu durum şu örnekte görülebilir: İtalya’nın kuzeyindeki küçük bir köyün girişinde / am Eingang eines kleinen Dorfes im Norden Italiens.
            d) Benzerlik taşıyan yapılar/Benzerlik taşımayan yapılar
    Bir yabancı dili öğrenirken, o dilde bulunan ve kişinin anadilindeki ya da daha önce öğrendiği dillerdeki yapılarla benzerlik gösteren yapılar daha kolay öğrenilmektedir. Az benzerliğe sahip ya da dış dünyayı çok farklı şekilde anlatan yapılar ise daha zor öğrenilmektedir. Örneğin Türkçede farklı dilbilgisi özelliklerine sahip yer adılları burada, şurada, orada ile burası, şurası, orası Almancada sadece hier, da, dort sözcükleri aracılığıyla karşılanmaktadır. Bu da, Türkçe öğrenen Alman kökenli öğrenciler açısından bir zorluk oluşturmaktadır. Buna benzer zorlukları, Almancayı ikinci dil olarak öğrenen Türk kökenli öğrenciler de yaşamaktadırlar. Türkçede -DA durum ekiyle ifade edilen ve somut içeriğini dış dünya hakkındaki bilgilerimizle doldurduğumuz yer kavramları (okulda, evde, doktorda, gişede, adada), Almancada ayrıntılı bir şekilde ifade edilmektedir (in der Schule, zu Hause, beim Arzt, am Schalter, auf der Insel).9 Bunun sonucunda, Türk kökenli öğrenciler, daha genel anlamlar içeren in, bei, zu gibi ilgeçleri daha sık kullanmaktadırlar.10
    IDOAÖ dalında öğrenim gören ve arkadaş dili olarak Türkçeyi seçen Türk kökenli öğrencilerin sayısındaki artış özellikle son bir yıl içinde gerçekleşmiştir. Bu nedenle onların Türkçe ders deneyimlerine ilişkin kapsamlı bilgi vermek henüz mümkün değildir. Bununla birlikte bu dersin, bir kısmı ilk- ve ortaöğretimde Türkçe derslerine katılmamış Türk kökenli öğrencilere Türkçenin dil yapısını daha yakından tanımak ve Türkçede kullanımbilimsel yetkinliklerini geliştirmek olanağını sunduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.
   
            4.4. Öğreticinin deneyimleri
    Türkçe, oldukça kurallı yapısıyla öğretilmesi zevkli bir dildir. Ders materyalleri, Almanca, İngilizce, İtalyanca gibi dillerle karşılaştırıldığında henüz istenilen ölçüde değildir. Ancak son yıllarda bu alanda yayımlanan ders kitapları ve diğer materyallerin sayısında bir artış olduğu da bir gerçektir. Bu artışa rağmen, her öğreticinin değişen öğrenci gruplarını dikkate alarak kendi ders materyallerini oluşturması gerekmektedir. Bu bağlamda, karikatürler, kısa yazın metinleri, şiirler, atasözleri ve deyimler, fıkralar ilk akla gelen kaynaklar olarak görülebilir.
    Dinlediğini anlama becerisinin gelişmesinde yeni medya araçlarından da (DVD, internet) yararlanılabilir.
   
    5. Sonuç:
    Öğretmen adaylarının İDOAÖ dalı çerçevesinde Türkçe öğrenmeleri, pek çok açıdan fayda sağlamaktadır: Öğretmen adayları bu şekilde, öğrencilerin dil öğrenme süreçlerini daha yakından tanımakta ve onların dil gelişimlerini daha iyi destekleyebilmektedirler. Öğretmen adayları öte yandan bu kursların sonunda kendi anadillerine de daha bilinçli olarak yaklaşmakta ve kültürel açıdan zenginleşmektedirler. Bu öğrenme süreciyle öğretmenler, okulda ve toplumda çokkültürlülüğe ve kültürlerarası öğrenmeye önemli bir katkıda bulunmaktadırlar.
    Öğretmen adaylarının Türkçe öğrenmeleri, Türk kökenli öğrenciler açısından ise tanınma duygusunun gelişmesine yol açmakta ve iletişimi güçlendirici bir rol oynamaktadır.
    Türkçenin Almanya’daki yerine daha geniş bir çerçeveden bakıldığında, atılması gereken adımlar arasında, daha çok üniversitede Türkçe öğretmenliği bölümlerinin kurularak okullarda daha fazla sayıda Türk kökenli ya da Türk kökenli olmayan öğrencinin Türkçeyi anadili ya da seçmeli yabancı dil olarak öğrenebilmesine olanak sağlanması,11 bunun dışında da Türkçenin, Almanya’nın büyük şehirlerinde kurulacak dil ve kültür merkezleri ve özel inisiyatifler aracılığıyla öğretilmesi sayılabilir. Bu adımların çokdilliliğin gelişmesine ve karşılıklı kültürel zenginleşmeye önemli katkılar sağlayacağı kuşkusuzdur.
     




Dipnotlar:

    1
Didaktik des Deutschen als Zweitsprache.
    2
Ludwig-Maximilians-Universität München.
    3
Lehramtsprüfungsordnung I - LPO I. Bkz. 13 Mart 2008 tarihinde yürürlüğe giren son LPO I..
    4
Bkz. dipnot 3; § 112.
    5
Partnersprache.
    6
Anadili kavramı burada gündelik kullanımdaki anlamıyla kullanılmıştır. Son dönemdeki bilimsel tartışmalarda yoğun bir şekilde birinci dil kavramı kullanılmaktadır. Bu bağlamda sıkça rastlanan diğer iki kavram ise kuvvetli dil ve zayıf dil kavramlarıdır.
    7
Gemeinsamer Europäischer Referenzrahmen für Sprachen.
    8
A 2 düzeyine ulaşmak için genel olarak 300 ders saatlik bir süre öngörülmektedir.
    9
Elbetteki ayrıntılı anlamlar, gerekli olduğunda Türkçede de ifade edilebilmektedir (örneğin dolabın içinde, yanında, üstünde vb. ).
    10
Benzer bir zorluk –DAn durum eki içeren sözcükleri Almancaya aktarırken de yaşanmaktadır. Von mu kullanılacaktır, aus mu?
    11
Bu bağlamda bkz. 25.10.1996 tarihli Eyalet Eğitim Bakanları Konferansı Tavsiye Kararı (Empfehlung „Interkulturelle Bildung und Erziehung“ Beschluß der Kultusministerkonferenz vom 25.10.1996), 3.3 ve 4.