Siyah-Sarı Federal Koalisyon Hükümeti, gelecek yıl çocuklarını kamu destekli çocuk yuvalarına göndermeyen aileler için “Bakım Parası” adı verilen bir ödeme yapmayı planlıyor. Bu plan, ilk önce bir yaşındaki çocuklar için 100 Euro (ve 2014’te 150 Euro’ya yükseltilecek) ve daha sonra bir ve iki yaşındaki çocukları kapsayacak şekilde geniştelmeyi öngörüyor. 23 Nisan tarihli Spiegel’e göre 2014’ten sonra bu uygulama nedeniyle ortaya çıkacak harcamalar, yılda yaklaşık 1,2 milyar Euro’ya varacak.
Thüringen Eyaleti’nde, 1 Temmuz 2006’dan bu yana, çocuklarını günde beş saaten fazla olmamak şartıyla çocuk yuvasına gönderen ailelere “Bakım Parası” adı altında 150 Euro ile 300 Euro arasında ödeme yapılıyor. Thüringen Eyalet Hükümeti’ne yaklaşık 30 milyon Euro’ya mal olan bu uygulama, çocuk yuvalarına yapılan kayıtların sayıca gerilemesi sonucunu doğurmuştur.
Ev işleri ve aile ile ilgilenmek çoğu zaman ve sadece kadının görevi. Yapılması gereken işleri bölüşebilen eşlerde bile, ilk çocuğun doğumundan sonra eski rol modellerine geri dönüş eğilimi ortaya çıkıyor. Geleneksel burjuva aile modelini tekrar canlandıran temel neden, kadınlar ve erkekler arasında değişmez görünen ücret eşitsizliğidir. Çün-kü çocuğun doğumuyla birlikte ailelerin ekonomik gereksinimi artıyor. Ayrıca yeni doğan bebeğin bakım gerek- sinimi de çok yüksek. Birçok aile çalışma yaşamının beklentilerini ve ailesel gereksinimleri birbiriyle bağdaştırmakta hala çok zorlanıyor. Bu nedenle, çoğu zaman çiftlerden biri –genelde kadınlar– dönemsel olarak iş yaşa- mından ayrılıyor ya da yarım günlük bir işe giriyor.
Aile ve meslek yaşamının bağdaştırılabilirliği, artık siyasetin birçok alanında çağdaş aile politikasının temel bir görevi olarak kabul edilmektedir. Önce 2007 yılında aile gelirine bağlı olmayan aile desteği, “Aile Ödeneği” yürürlüğe girdi. Devletin bu desteği, 1.800 Euro’ya kadar, o anki gelirin üçte ikisine, asgari 300 Euro’suna denk geliyor. Ancak İşsizlik Parası II (Arbeitslosengeld II) yardımı alanlar, bu “Aile Ödeneği”nden fiilen yararlanamıyor. Öte yandan 1 Ağustos 2013’ten itibaren bir yaşını tamamlamış tüm çocuklara kreş, çocuk yuvası ya da tamgün bakım merkezlerinde bir yer tahsis edilmesini yasal hak olarak tanıyan Çocuk Destek Yasası 2008’de yürürlüğe girmiştir. Gerekli olanakların sağlanması amacıyla federal devlet, eyalet ve belediyeler, eşit ortaklı finansman aracılığıyla, kreşlerde ve çocuk yuvalarında üç yaş altındaki çocukların %35’ini kapsayacak (“U3-Bakım Kotası“) bir genişlemeye gidilmesini kararlaştırdı. Kuzey Ren Vestfalya için %32’lik bir bakım oranı hedefleniyor. Ancak bu girişim çoğu batı eyaletlerinde plana uygun bir ilerleme kaydetmediğinden, uygulamanın başarısız olabileceği ya da çocukları için bakım yeri bulamayan ailelerin belediyelere dava açabileceği uyarısında bulunan kesimlerin sayısı artıyor. Bu nedenle Kentler ve Belediyeler Birliği 2011 sonbaharında bakım yeri hakkını tartışmaya açtı. “U3-Bakım Kotası“na ilişkin eyaletler arası karşılaştırmada son sırayı alan Kuzey Ren Vestfalya, eyalet meclisinin 16 Ekim 2011 tarihli kararıyla, kreşlerin kapasitelerinin genişletilmesini ve Ağustos 2013’ten itibaren çocuk yuvası yasal hakkına uyacağını açıkça kabul etti.
Çocuk yuvalarının kapasitelerinin artırılmasında yaşanan bu ihmalleri dayanak alan liberal-muhafazakar federal hükümetin ve özellikle Bavyera yerel partisi CSU’nun “Bakım Parası”, çocukların kamu tarafından finanse edilen çocuk yuvaları yerine, özel bakım merkezlerinde ya da evde eğitilmesini teşvik ediyor. Federal hükümet, üç yaş atlı çocuklara sunulan ve yetersiz olduğu açıkça görülebilen kapasitenin ileride belediyeler açısından büyük bir sorun teşkil etmemesi için, ebeveynleri bu hak talebinden şimdiden vazgeçirmek istiyor. Aile modellerinin çoğulculaşmasına ve geleneksel evliliğin yumuşamasına yol açan ve şu an devam etmekte olan toplumsal dönüşümü frenleme ve hatta durdurma isteği burada gün ışığına çıkıyor.
Seçme hakkının verilmesi adı altında 1950’lerde ortaya çıkartılan burjuva evlilik ve aile anlayışını yeniden canlandırmak için siyasal baskı uygulanıyor – bu gerçek anlamıyla eski federal Alman aile politikasını yeniden canlandırmaktır!
Siyasi varlığını sürdürmeye çalışan FDP ise, “Bakım Parası” kararını yeni vergi indirimlerine bağlıyor – madem devlet anlamsız harcamalar yapıyor, öyleyse daha az gelir elde etsin. FDP, bu isteğinin kendi içinde nasıl bir tutarlılığa sahip olacağına ilişkin yanıt vermiyor. Planlanan “Bakım Parası” SPD, Yeşiller, Sol Parti ve ayrıca sendikalar ve STK’lar tarafından reddedildi ve bunun yerine kamusal çocuk yuvalarının çoğaltılması çağrısında bulunuldu. Birlik Partileri saflarında, özellikle genç ve kadın milletvekilleri arasında benzer görüşler olduğu duyuluyor.
“Bakım Parası”yla ilgili eleştiri, özellikle yoksul ailelere yönelik yanlış teşvik programlarıyla daha da büyüyor. Çünkü düşük gelirli ailelerin çocuklarının gelişiminde çocuk yuvaları öncelikli bir yere sahiptir. “Bakım Parası” en çok bu yoksul aileler için çocuğun evde kalmasını cazip kılıyor. Böylece bir çocuk, yalnızca becerilerinin geliştirilmesi için yuvada alacağı destekten yoksun bırakılmakla kalmıyor, öte yandan tüm aile kısıtlı iş olanakları nedeniyle artan oranda yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Yanlış teşvik programlarına yönelik eleştirileri çürütmek için yapılan yeni düzenlemelerle işsizlik parası alan kişilere bakım parası fiilen kesilmek isteniyor. Ama öte yandan çocuğunu özel (!) çocuk yuvalarına gönderen, bir diğer ifadeyle kamu tarafından finanse edilen bakım olanaklarından yararlanmayanların da ödenekten faydalanmasına çalışılıyor. Böylece orta sınıf aileler ve kar amaçlı bakım merkezleri, toplumda ekonomik açıdan zayıf durumda olanların aleyhine sübvanse ediliyor. “Bakım Parası”nın toplumsal ve siyasal açıdan önemli ölçüde reddedilmesi karşısında, Birlik Partileri 1992 yılından önce doğan çocukların ebeveynlerinin emeklilik parasını artırmak istiyor. Annelerin çalışma yaşamına katılma oranında beklenen düşüşle emeklilik parasında da azalma olacak, ki bu azalma emeklilik parası artırılarak telafi edilebilecek.
Sol Parti Neyi Amaçlıyor?
Büyük ölçüde kadının ev ve aile işlerini üstlenmesi ve bu amaçla iş hayatından uzak kalması biçiminde cinsiyetler arasında varolan işbölümü, Sol Parti açısından, insanın yalnızca bir işgücü olarak sermaye için sistemsel bir öneme sahip olduğu ataerkil, kapitalist bir toplumun dışavurumudur. Sol Parti, somut insanı, gereksinmeleri ve toplumsal ilişkileriyle siyasal eylem ve düşüncesinin merkezinde tutar. Sol Parti açısından, aile, birlikte yaşam biçimlerinden bağımsız olarak, karşılıklı sorumluluğun üstlenildiği yerde vardır. Çocuklu aileler özel ilgi gösterilmesine gereksinim duyar, çünkü yoksullaşma riskleri daha yüksektir.
Sol Parti açısından, ebeveynlerin aile ve iş hayatında ortaya çıkan önemli görevleri birbiriyle daha iyi uyumlandırmaları için, çocuk yuvalarında güvenilir ve iyi bir bakım, merkezi bir öneme sahip. Sol Parti Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Meclisi’nde şu üç noktayı savunuyor:
Birinci olarak, özellikle üç yaş altı çocuklar için yuvalarda kapasitenin yeterli olması. Üç yaş altı çocuklar için kapasite artırımı çok yavaş ilerliyor ve olanaklar yeterli değil; çünkü %32’den fazla ek bir kapasiteye gereksinim olduğu şimdiden görülüyor.
İkinci olarak, yalnızca kapasite yetersizliği değil, ayrıca kalite de önem taşıyor. Bu talep, şu an hala yürürlükte olan Çocuk Eğitim Yasası tarafından –KiBiz olarak adlandırılıyor– uygulanmamıştır. Sol Parti bu nedenle bağlayıcı, çocuklara uygun uzman-çocuk orantıları ve grupların azami büyüklüğü gibi asgari kalite standartlarını belirleyen yeni bir çocuk yuvası yasası talep ediyor.
Ve üçüncü olarak, yuvaların ücretsiz olması bizim için önemli. Bu, çocuk yuvasındaki bakımın da –tamgün bakım merkezlerinde öğle yemeği dahil– eğitimin bir parçası olduğunu ve ücretsiz olması zorunluluğunu ifade eder. Okula başlamandan önce, çocuk yuvasının son yılında alınmayan katkı payı adım adım kaldırılmalıdır.
Sol Parti, “Bakım Parası”nı, aile politikasında son derece hatalı bir yönelimi teşkil ettiği ve sosyo-politik açıdan bir saçmalık olduğu için kesinlikle reddediyor. Buna karşın Sol Parti, her çocuğun yuvalarda yer bulma hakkını ve ücretin kaldırılması talebini destekliyor. Çünkü yuvalar ebeveynlerin cüzdanlarından bağımsız olarak tüm çocuklara açık olmalıdır.
Erken yaşta eğitim alanları olarak çocuk yuvaları, özellikle sosyal yönden dezavantajlı ya da Almanca bilmeyen ailelerin çocukları için, erken (dil) desteği ile eşit fırsatlar yaratılması ve toplumsal katılımı sağlaması açısından önemlidir. Erken yaşta eğitim başarıma odaklanmak değildir, ama çocukların oyunlarla çevreyi birlikte keşfedebileceği ve beraberce büyüyebilecekleri, uyarıcıları zengin bir ortam yaratmaktır. Aile politikası, onların zaman konusunda çalışma hayatına yönelttikleri istekleri gözardı etmemelidir. Bu nedenle Sol Parti, aile için uygun çalışma koşullarının yaratılmasını savunuyor. Bunlar arasında esnek iş saati uygulamaları, çocukların altı yaşını doldurana kadar, ebeveynleri için işten çıkartmaya karşı koruma yasasının genişletilmesi, asgari ücretin en az 10 Euro olması ve aile ödeneğinin yayılması yer alıyor. Çocukların aile yoksulluğu nedeniyle gelişimlerinin ve sağlıklı büyümelerinin engellenmesi alsa kabul edilemez.
Çocuklar bir yoksulluk riski olmamalıdır - Bizimle geçmişe geri dönüş olmayacak!
|