Die Gaste, SAYI: 11 / Mart-Nisan 2010

Berlin Film Festivalinde Altın Ayı Ödülünü
“Bal” Filmi Aldı





Bal


    BAL:
Türk-Alman Yapımı, 2010, 104 dakika
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
Senaryo: Semih Kaplanoğlu, Orçun Köksal
Oyuncular: Bora Altas, Erdal Beşikçioğlu, Tülin Özen, Alev Uçarer, Ayşe Altay
Görüntü Yönetmeni: Barış Özbiçer
Ses: Matthias Haeb
Miksaj: Tobias Fleig
Sanat Yönetmeni: Naz Erayda
Kurgu: Ayhan Ergürsel, Semih Kaplanoğlu, Suzan Hande Güneri
Yapımcı: Kaplan Film Yapım
Ortak Yapımcı: Bettina Brokemper, Johannes Rexin, Heimatfilm Labaratuar: ARRI Münich
    Semih Kaplanoğlu’nun “Yumurta”yla başlayıp “Süt”le devam ettiği Yusuf Üçlemesi’nin son filmi “Bal”, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü aldı. Türk-Alman ortak yapımı olan “Bal” filmi, Arte, ZDF, Eurimages, NRW fonlarını finansmanıyla gerçekleştirildi.
    Yayla turizmiyle ünlenen, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından özel olarak desteklenen Rize-Çamlıhemşin’de çekilen “Bal”ın yönetmeni Semih Kaplanoğlu filmini şöyle anlatıyor:
    “Ormanın çocuk tarafından metaforik algılanışı; özellikle tuhaf sesler, karanlık ve sebebi tam olarak bilinemeyen kıpırtı ve hareketlenmeler, sürtünme ve hışırtılar... Vahşi ormanda gece. Solgun bir ay ışığının ıslak ağaç gövdelerinde ve yapraklarda yarattığı yansımalar, vahşi hayvanların uğultu ve çığlıkları, gece kuşları, aniden çıkan rüzğar, yıldızlar ve bir çocuğun korkularından kurtuluşu.
    Gündüzleri durmadan yağan yağmur, ıslaklık. Ormanın kendine özgü zamansallığı, ışığı ve bütün her şeyi sarmalayan ses atmosferi. Yeşilin onlarca değişik tonu ve hareket halindeki sis. Sonu bir yere çıkmayan patikalar, Yüksek ağaçların üzerinde unutulmuş el yapımı kovanlar. Ve aniden ortaya çıkan ve her biri bir azize benzeyen balcılar.
    Ormanın kenarında çay bahçeleri, çay tarımı yapan kadınlar. Gençlerin terk ettiği için yanlızca yaşlıların yaşadığı hayalet kasabalar, köyler.
    Babanın kaybı ve bu kaybın anne-oğul ilişkisinde yarattığı duygular. Doğanın karşısında hayatın geçiciliği. Bir dağ köyünün ilkokulunda alfabeyi öğrenmek, çocukların modern dünya ile tek bağlantıları olan televizyonda izledikleri ile içinde bulundukları yaşantının uzlaşmaz farklılıkları.
    Babaanneden aktarılan kökene ve maneviyata ilişkin hikaye ve bilgiler, hurafeler, korkutucu öyküler. Ölüme hazırlanan yaşlı kadınla hayata hazırlanan oğlan çocuğununun arasında gidip gelen ve bir türlü birbirine değmeyen konuşmalar, sorular, sessizlikler.”
    Kaplanoğlu, ödül töreninde yaptığı konuşmada, Berlinale'ye, ödülü kendilerine layık gören jüriye, televizyon kanallarına, kendisini destekleyen annesi Semra ile eşi, Taraf gazetesi yazarı Leyla (İpekçi) Kaplanoğlu'na teşekkür etti.