|
|
Die Gaste, SAYI: 15 / Ocak-Şubat 2011
|
Öğretmenlerin Çocukları
Nebahat S. ERCAN
Çocukların başarılı olmaları konusunda birçok etkenin rol oynadığını biliyoruz.
Etkenler konusunda, özellikle ailenin, çevrenin, okulun, öğretmenin ve eğitim sisteminin üzerinde ayrı ayrı durulması gerekmektedir. Sıra ile gelecek yazılarımda görebildiklerimi yazmaya çalışacağım.
Ben bu yazımda önce ÖĞRETMENLERİN ÇOCUKLARI’nı konu olarak almak istiyorum.
Küçük yaştan itibaren bir başarı beklentisi çocukları, aileleri, toplumun tüm kesimlerini sarmıştır.
Anababalar çocuklarının okullardan başlayarak iş yaşamında başarılı olmalarını doğal olarak beklerler. Ama kendileri yapmaları gerekenleri yapıyorlar mı? Bence hayır.
Yapanlar var tabii ki! Onların da gösterdikleri çabanın karşılığını aldıklarını görüyoruz ama özellikle içinde yaşadığımız ülkede bizim ailelerden görevlerini istenilen düzey de yapmayanlar ne yazık ki çok fazla.
Yetkililer eğitimden iş yaşamına kadar yabancı kökenli gençlerin başarılarını artırmak için gereken olanakları sağlıyorlar mı? Buna da hayır diyorum, ben demesem de hepimiz yaşayarak görmüyor muyuz!?
Devletin sunmadığı veya sunamadığı olanaklar olmadan özellikle aileler kendi yapması gerekeni yaptığı zaman, acaba çocuklarından beklentileri istenilen oranda olmasa da büyük bir şekilde başarılamaz mı!?
Bence % 90 başarılır.
“Bu kadar kesin nasıl konuşabilirsin?” diyenler olduğunu duyar gibi oluyorum, anlatayım neden:
Toplumlar tarafından işçi çocukları, mafya çocukları, memur çocukları,zengin çocukları,fakir çocukları, sokak çocukları vb. ailelerin yaptığı işlere göre çocuklar değerlendirilir, sınıflandırılır.
Tüm bu sınıfların çocukları ilgilenme ve yönlendirme durumuna göre başarıları farklı olur. Diğer meslek grupları üzerinde durmayacağım, yalnız çevremedeki öğretmen arkadaşların çocuklarının durumunu konu olarak seçtiğimi önceden de belirtmiştim.
Başlığı “Öğretmenlerin Çocukları“ koymamın bir nedeni var. Bilinçli olarak bu başlığı koydum, “Öğrencilerin Öğretmenleri” koymadım, dikkatinizi çekerim. Çünkü,öğretmenler ne kadar başarılı olsalarda kendi çocuğuyla ilgilenme, olanak sağlama durumu gibi etkenleri değişik nedenlerden dolayı gayet doğal olarak öğrencileri için yapamamaktadır. Kimilerinin aşağıdaki değerlendirmeyi okuyunca; “Öğretmenlerin kendi çocuklarını başarılı kılıyorlar da neden öğrencilerinin başarılı olmalarını sağlayamıyorlar?“ diye düşünebileceklerini gözönünde bulundurarak vurgulama gereği duydum.
Bizim eyalette ve diğer eyaletlerde görev yapan öğretmen arkadaşlarımın hepsinin çocukları başarılı bir şekilde eğitim, öğretimlerini tamamlayıp yaşamın her alanında verimli çalışmalar yaptıklarını, öğrendim ve de geçen zaman içindeki duyumlarımdan da biliyorum. Yaşları bizden küçük olanlara sorduğumda da yine aynı olumlu bilgiler alıyorum. Anaokulu öğretmenlerinin çocukları da aynı şekilde başarılı olduklarını görüyoruz.
Peki, tüm öğretmenlerin çocukları zeki mi? Ya da öğretmenlerin elinde sihirli bir durum var da onunla kendi çocuklarının eğitimini, öğretimini olumlu şekilde etkiliyorlar!? Hayır. Öğretmenlerin çocukları da çok farklı kapasiteye sahipler.
Öyleyse onlar neden başarılılar?
Bilinen nedenlerinin birkaç tanesini belirteyim:
√ Çocuklarını tanıyarak hareket ediyorlar.
√ Olanak sunuyorlar.
√ Gereksiz isteklerini engelliyorlar.
√ Aldıkları her türlü görevi yerine getirilip-getirilmediğini denetliyorlar.
√ Öğrenme gereksinimleri kadar zaman tanıyorlar.
√ Çocuklarının başarılı olması için zemin hazırlıyorlar.
√ Disiplinli hareket edilmesi üzerinde titizlikle duruyorlar.
Kısacası gereken ilgiyi gösteriyorlar, yönlendiriyorlar ve desteği veriyorlar.
Yukarıda da belirtilen şekilde sadece öğretmenlerin değil, ilgi gösteren, destek veren tüm anababaların çocukları öyle veya böyle başarıyı yakalamıyorlar mı!?
Sonuç;
Çocukların başarılı olabilmeleri için; sevginin, ilginin ve desteğin pek çok sorunun üstesinden gelmenin ilacı olduğunu yukarıdaki değerlendirme açıkça göstermektedir.
Hamburg, 15.12.2010
|
|
|
|