Her işin, yapılan her şeyin bir amacı, yapanların ulaşmak istediği bir hedefi vardır. Ancak bazı işler yapılırken bu hedefe hiç ulaşılamasa bile verilen emek, harcanan zaman yine de bir etkileşimde bulunur, büyük kazanımlara yol açar. İşte bu nedenle kimse çocuk eğitirken ona doğru ve dürüst olmayı öğretirken "ne uğraşacağım. Nasılsa günümüz koşullarında iyi insan olma olasılığı çok düşük" demez. Veya dürüstlükle doğru bildiklerini söyledi veya yazdı diye bir gün bunu erdem değil tehdit olarak algılayabilecek güçlerin o tatlı çocuğu yıllar sonra cezalandırabileceğini. Ama nedense bu evrensel koşullar, iyi ve doğru için verilen emeğin değil boşa gitmek, daima bir kazanıma yol açacağı, etkileşime girilen insan sayısı arttıkca gözardı edilir. "Biz de bu yollardan gectik" en hafif, yarı hayıflanma, yarı tepeden bakma iceren en yalın tepkidir. Bunu "hele bir büyüyün. Kendiniz anne-baba olunca onların bunu neden yasakladığını siz de anlayacaksınız" şeklindeki tepkiyi ise icten ice, "birileri bunlara haddini bildirmeli" düşüncesiyle verilen tepki takip eder.
Daha da ileri gidip, hedeflenen şeye veya yapanlara rahat, huzur kaçıran yaratıklar gözüyle bakanlar çok bildik, klasik "böylelerini hiç acımadan..." cümlelerinin yapısına uygun davranışlara girerler.
Unutulur oysa, göz ardı edilir belki de bile isteye verilen hiç bir emeğin boşa gitmediği. Mesela günlerinizi adadığınız bir projedir bu. Belki çocukları, ebeveynleri, belki bir bütün okul sistemini, belki sonraki kuşakları, belki de bir toplumun geleceğini değiştirmeye çabalıyordur oysa kişi. Hem de tüm iyi niyetiyle ve kendisine sırt çevirenlerin de dahil olduğu, daha iyi, yasanası bir gelecek için.
Birgün haklı çıkar "bu işin sonu yok"cular. Bu defa üzülerek susar, belki de "tüh yahu, yazık" der "biz de geçtik bu yoldan"cılar.
Ve hatta ipe çamaşır asar gibi başka insanların hayatları için tasarrufta bulunmayı düşünenlerin adaleti üstün gelir belki.
Ama bir yerlerde yazılmış, çizilmiş notlar, ağızdan ağıza yayılmış fikirlerin filizlendiği kafalar ve daha farklısının mümkün olduğunu anlayanlar olacaktır.
Ve gösterilmiş çaba bugün değilse bile, etkileşimde bulunduğu başka kuşaklarda, bir gün meyvesini verecektir.
Bize düşen sadece yapabildiğimizi yapmak değil, yapamadığımız, gücümüzün yetmediği zaman her ne nedenle gelirse gelsin, devamını getiremediğimiz an geldiğinde, hiç değilse birşeyleri karalayarak değil, verilmiş emeğe layık olarak bitirmek, edinilmiş kazanımların bizden sonra devam etmesini sadece umarak değil, buna inanarak sonra yeniden deneyeceklere, bizden sonra gelebileceklere uygun bir zemin bırakmaktır.
Yani kısaca bir çuval inciri berbat etmemek, ve artık başka ihsan eylemesek bile, en azından bizden sonrasına gölge etmemektir.
|