İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)
ISSN 2194-2668


Die Gaste, SAYI: 31 / Mart-Nisan 2014

Garp Cephesinde
Yeni Bir Şey Yok!

Türkiyeli Göçmenler





      Die Gaste 5. Sayı / Ocak-Şubat 2009 Die Gaste 2. SAYI  / Temmuz-Ağustos 2008
    Mayıs 2008’de yayın yaşamına başlayan Die Gaste’nin 1. sayısının ilk yazısı “Almanya’da Entegrasyon ve Asimilasyon Tartışmları”ydı. Değişik kesimlerin bu konuya ilişkin görüşlerini doğrudan alıntılayarak aktaran bu ilk yazının ardından 2-4. sayılarda yoğun biçimde entegrasyon konusu işlendi. 5. sayıya geldiğimizde, “Entegrasyon Özürlü Türkler” yazısıyla bu konuda Alman toplumunun genel yargısı net biçimde ortaya konuldu. Daha Thilo Sarrazin’in “Almanya Kendisini Ortadan Kaldırıyor” (Deutschland schafft sich ab) kitabının ortaya çıkmasına iki yıl vardı.
    Die Gaste yayınını sürdürdüğü ilk günlerde Alman kamu yönetimi anadilini tümüyle dışlayan bir sürece girdi. Bir dönemlerin Türk-Danışları nasıl ortadan kaldırıldıysa, Türkçe yapılan her türlü yayın da kamu alanında görünmez oldu. Türkiyelilere yönelik tek dilli (Almanca) yayınlar alabildiğine sürdürülürken, Türkçe yayınların ortadan kaldırılması, tüm Türkiyelilerin “artık” Almanca bildikleri ve anladıkları anlamına geliyordu.
    Bu ortamda, sadece Türkçe yayın yapan Die Gaste olmadık eleştirilere maruz kaldı. Alman kamu yönetiminde egemen olan zihniyetten yola çıkanlar, Türkiyeli göçmen toplumuna hitap eden, onların sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koyan, tartışan, değerlendiren ve bilgilendiren Türkçe bir gazetenin gereksiz olduğunu ileri sürerken, kabul edebildikleri tek Türkçe yayın “reklam gazeteleri” oluyordu.
    Ardından, Angela Merkel’in “Almanya’da Almanca bilmeyen kimsenin yaşaması uygun olmaz. Yaşadıkları ülkenin dilini bilmeleri entegrasyon için ön koşul” hükmü geldi (2010). Die Gaste 14. SAYI  / Kasım-Aralık 2010 Die Gaste 15. SAYI  / Ocak-Şubat 2011
    Biz, Die Gaste olarak, her sayımızda ve düzenlediğimiz sempozyumlarda yabancı ya da ikinci dil öğreniminde anadilinin yeri ve önemi üzerinde ayrıntılı olarak durduk. Bunu, Alman kamu yönetimi açısından birincil öneme sahip olan “entegrasyon” bağlamında ele aldık ve “entegrasyonun ilk koşulu Almanca öğrenmektir” tezinin altının doldurulması gerektiğini belirttik. Eğer “entegrasyonun ilk koşulu Almanca öğrenmek” ise, yapılması gerekenin göçmenlere Almanca öğretmek olduğunu söyledik. Sorunun da tam bu noktada ortaya çıktığının altını çizdik.
    Sorun, göçmenlerin, özel olarak da Türkiyeli göçmenlerin Almanca öğrenmeleri sorunuysa, bunun ilk koşulunun bugüne kadar uygulanan submersion programının (“batırma yöntemi”) başarısız olduğunun ve ancak anadili temelinde dil öğreniminin gerçekleşebileceğinin kabul edilmesi gerektiğini belirttik. Bu temelde, Die Gaste olarak, Alman kamu yönetiminin duymazlıktan ve görmezlikten geldiği “Anadili Temelinde Almanca Öğrenim Projesi”ni ortaya koyduk.
    2011 yılında gerçekleştirdiğimiz sempozyumda “Göçmen Topluluklarının Eğitim ve (Ana) Dil Öğrenim Anlayışları”nı masaya yatırdık. Sorunun sadece Türkiyeli göçmenlerin, yani “entegrasyon özürlü Türkler”in değil tüm göçmenlerin ortak sorunu olduğu bu sempozyumda açık biçimde görüldü. 30. sayımızda değişik ülkelerdeki Türkiyeli göçmenlerin eğitim sorunlarına ilişkin yayınlanan makalelerle de, sorunun sadece Almanya’ya özgü olmadığı, tüm göç toplumlarının ortak bir sorunu olduğu ortaya konuldu.
    Die Gaste’nin yayına başladığı 2008 yılından bugüne geldiğimizde, artık yabancı dil öğreniminde ve toplumsal ilişkilerin gelişiminde anadilinin yeri ve önemi tartışmasız bir konuma yerleşti. Alman eğitim sistemi anadilini ne denli dışlamışsa, anadili o denli önem kazandı.
    Die Gaste, tüm bu süreçte, göçmenlerin anadili sorunlarına, anadilinin ikinci dil öğrenimindeki yerine ilişkin yayınları yanında ve paralelinde dil, eğitim ve entegrasyon sorunlarına ilişkin değişik yaklaşımların ortaya konulduğu ve tartışıldığı bir platform görevini yerine getirdi. Dil, eğitim ve entegrasyon konularında kullanılan kavramlara açıklık getiren, ortak terimlerin geliştirilmesini sağlayan, tartışan ve bilgilendiren değişik makaleler yayınlandı. Prof. Dr. İnci Dirim’in 20. sayıda yayınlanan “Çok Dillilik Alanında Kullanılan Terimlere Eleştirel Bir Bakış” makalesi gibi, 30. sayıda yayınlanan Prof. Dr. Frank-Olaf Radtke’nin “göç kökenli çocuklar” (“Kinder mit Migrationshintergrund”) terimine ilişkin yazısı bunun en tipik örnekleri olmuştur.
    2008-2014... Die Gaste 30 sayıyı geride bıraktı. Bu süre içinde dil öğreniminde anadilinin yeri ve önemi tartışmasız bir yere sahip oldu. Belki de Die Gaste’nin en önemli etkisi, anadilinin böylesi bir konuma ulaşmasının sağlanmış olmasıdır.
    Ancak Alman eğitim sistemi anadilini dışlayan eski geleneksel çizgisini sürdürmeye devam etmektedir. Göçmen çocuklarının eğitim başarısızlıklarında aileleri sorumlu gören yaklaşım varlığını sürdürmektedir. Bu açıdan bakıldığında, aradan geçen altı yılda fazlaca bir şeyin değişmediğini, pek çok şeyin olduğu gibi kaldığını söyleyebiliriz.
    Tüm bu değişmezlik içinde varlığını sürdüren dil, eğitim ve entegrasyon sorunları yanında yeni sorunlar ve yeni gelişmeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle Türkiye’deki seçimlerde Türkiyeli göçmenlerin bulundukları ülkelerde oy kullanma hakkını kullanılabilir hale getirilmesi yepyeni bir durum yaratmaktadır. Türkiye’deki seçim propagandalarının yurtdışına taşınmasının ve bu propagandalarda Türkçenin (anadilinin) kullanımının Türkiyeli göçmen toplumu üzerinde nasıl bir etkide bulunabileceği bugün için belirsizdir. Aynı biçimde, dil öğrenimi konusunda anadilinin yeri ve konumu yanında çocukların eğitim (okul) başarısızlığı giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır.
    Türkiyeli göçmenlerin çözümlenmemiş temel sorunları yanında bunlar da, anadili temelinde dil öğrenimi sorununu alabildiğine ivedi bir sorun haline getirmektedir. Die Gaste’nin, Türkiyeli göçmenlerin ekonomik, toplumsal, eğitsel, siyasal ve kültürel sorunlarının ve çözüm yollarının ortaya konulduğu platform olma işlevi daha da önem kazanmaktadır. Belki de değişmeden kalması gereken tek şey bu olacaktır.