İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)
ISSN 2194-2668


Die Gaste, SAYI: 37 / Mayıs-Temmuz 2015

Çokkültürlü Ortamda
Kimlik Edinimine Bir Örnek


Dr. İlksen KOÇAK





    Giriş
   
    Evinde ve yaşadığı çevrede tek bir kültürle etkileşen çocukların aksine; evde aile kültürü, yaşadığı çevrede egemen toplumun kurallarına tabi olan çocuklar için kimlik edinimi zor bir süreçtir. Ev ortamında da birden fazla kültür varsa, bu süreç çok daha zor işler.
    Farklı kültürel ortamlarla etkileşimde olan çocuklarda sağlıklı kimlik gelişimi açısından, aile desteği, toplumların değişik kültürlere hoşgörüyle yaklaşması ve eğitim programlarında kültürel çeşitliğe yer verilmesi gibi konular önemlidir. Çevresinde ve okulunda uygun şartların olması durumunda, çocuklar kimliklerine yeni katmanlar ekleme fırsatını daha çok yakalar. Bu fırsat onların yaşam boyu, her ortam ve şartta farklılıklarla uzlaşarak, uygun kimlik dengelerini sağlayabilmeleri açısından gerekli olan becerilerini geliştirir. Dahası, bireyin içinde yaşadığı toplumla uyum içinde olması, kazanılan bu beceriyle geniş ölçüde ilişkilidir.
    Kısa bir süre önce sekiz yaşına basmış olan oğlumuz, kimliğini şekillendiren süreçler açısından yaşadığı ev, çevre ve okulda farklı dinamiklerin etkisi atındadır. Benim “Türk“, eşimin “Alman“ olması ve ikimizin de homojen kültür anlayışına sahip ailelerden gelmemiz sebebiyle, oğlumuzun kimliğinin nasıl biçimleneceği üzerine başlangıçta fazla bir fikrimiz yoktu. Fakat “Ben kimim?” sorusuna kendi cevaplarını tek başına oluşturamayacağını anlamamız uzun sürmedi. Bunun üzerine kültürel kazanımları ve kimliğinin oluşumunda daha aktif olmamız gerektiğini anladık. Bu süreçte yaşadığımız deneyimler ve ulaştığımız sonuçlar bu yazının konusudur.
   
    İlköğretime Başlamadan Önce
   
    Doğduğundan beri Türkçe ve Almanca konuşulan ortamda büyüyen oğlumuz, hiç şüphesiz ilk kültürel kazanımlarını, kendisiyle farklı dillerde konuşan ve farklı kültürlere sahip biz ebeveynleri ve yakınımızdaki diğer aile bireyleri vasıtasıyla edindi. Her ne kadar eşimle İngilizceyi iletişim dili olarak benimsemiş olsak da, “bir dil bir birey” ilkesini benimsememiz sebebiyle onunla bu dilde hiç konuşmadık.
    Anaokuluna başlayanca, baba kültürüyle yoğrulmuş ortamın dil, davranış gibi kültürel değerlerini karşılaştığı oranda edinmeye başladı. Bu evrede, anne kültürüne ait semboller, davranışlar ve nesnelerle edindiği kazanımları desteklemek açısından, Türkiye‘-ye olan ziyaretlerimizde kalış süresini artırdık. Orada temelde dil olmak üzere diğer kültürel kazanımları üzerine yoğunlaştık. Kültürel gelişimine katkısı açısından sadece kendi yaşıtlarıyla olan iletişimini değil, büyükanne, dede, teyze, dayı ve yenge gibi aile büyükleriyle olan etkileşimine de özel önem verdik. Yöresel müzik ve oyunları öğrenmesini, aile içinde ve topluluk olarak yapılan kutlamalara katılmasını sağladık. Ülkenin tarihini ve medeniyetini öğrenmesi açısından, yaşına uygun dokümanlara ve özellikle de müze ziyaretlerine geniş ölçüde yer verdik.
   
    İlköğretim Aşaması
   
    Oğlumuz ilköğretim aşamasına geldiğinde, etkileşimde olduğu dillere destek bulabileceğimiz bir okul arayışına girdik. Sonuçta, Almanca ve İngilizce üzerine iki dil programına sahip bir kurum bulduk. Türkçenin evde desteklenip geliştirilmesi gerekeceğinden, okula başlamadan önce, okuma ve yazmayı kapsayacak şekilde bu dildeki kazanım hedeflerimizi özel olarak artırdık.
    Halihazırda ikinci sınıfa giden oğlumuz, okulunda değişik kültürden arkadaşları ile yan yana eğitim görmektedir. Bu yüzden, dünyadaki farklı inançları ve kültürel ifadeleri öğrenip buna uygun davranışlar edinmektedir. Okulda, gerek eğitim saatleri içinde, gerekse dışında kültürel konularda değişik deneyimler yaşamaktadır. Yapılan etkinlik ve çalışmalara değişik kültürlerden ebeveynlerin katılması ile birçok kültürü çok daha yakından tanıma fırsatı elde etmektedir. O ve arkadaşları, doğrudan ve dolaylı yollarla kültür veya kimlik ile ilgili olan araştırma ünitelerinin değerlendirme projeleri sayesinde, değişik araç ve yöntemler kullanarak birbirlerine sahip oldukları değerleri, dolayısıyla da kim olduklarını ifade etmektedirler. Böylece, değişik kültürden olan arkadaşlarıyla karşılıklı bir şeyler öğrenmenin değerini anlayarak, sahip olduğu değerlerin bir avantaj olduğunun farkına varmaktadır.
   
    Çevresel Etkileri Yönetmek
   
    Dil, davranış gibi kültürel konularda, oğlumuz dünyanın neresinde olursa olsun ve hangi okula giderse gitsin, zaman içinde bulunduğu çevrenin etkisinde çok daha fazla kalacağı açıktır. Bu etkileri dengeleyebilmesi açısından, çevreden gelen bütün etkileri iyi yönetmesi gerekmektedir. Bu bağlamda onu, gerek kendimizin, gerekse değişik milletlerin sahip olduğu eserler, inançlar, semboller, metinler, nesneler, giysiler ve yiyecekler dahil olmak üzere farklı yaratıcılık ifadeleri konusunda evde de bilgilendiriyoruz. Konuları öğrenmede yazılı ve görsel medyayı da kullanıyoruz. Böylece dünya genelinde ve etkileşimde bulunduğu çevrelerde anne ve baba kültürüne ait konularda olup bitenler hakkında bilgi sahibi oluyor.
   
    Sonuç ve Değerlendirme
   
    Kendi özgün kimliğini öğrenme, geliştirme ve yaşama fırsatı sunulmayan ve sahip olduğu kültürel özelliklere yeterince değer verilmeyen çocukların, içinde yer aldıkları toplumlarla uyum sorunları olabilir. Bu yüzden, oğlumuz gibi birden fazla kültüre sahip ortamda yetişen ve sosyalleşen bireylerin, benimsedikleri değerleri derinlemesine öğrenmeleri ve geliştirmeleri önemlidir. Bireylerin sağlıklı kimlik edinimleri, özelde ailelerin, genelde içinde yaşadıkları toplum ve okulların destekleyici tutum ve tutarlılığı ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla, kimlik edinimi konusunda hepsine önemli sorumluluklar düşmektedir.
    Aile ortamı, çocukların kimlik algısının şekillendiği ilk ortamdır. Bu bağlamda, oğlumuzun kimlik gelişiminde yaşam boyu temel kaynak olduğumuzun bilincindeyiz. Bu konuda kendi ebeveynlerimiz ve yakın akrabalarımızın rollerinin de önemli olduğunu belirtmeliyiz. Öte yandan, ona sağlıklı bir benlik oluşturmada daha fazla fırsat sağlamak açısından, yaşadığımız toplumlarla uyum içinde, bütün olanaklardan yararlanmaya çalışıyoruz.
    Öğrenim kurumları ise, bireyin farklı kültürleri tanıması ve aileden kazandıkları kültüre yabancılaşmamalarını sağlaması açısından önemlidir. Oğlumuz devam ettiği okulda farklı kültürlerden birçok arkadaşıyla etkileşim halindedir. Kültürler birbirlerini binlerce yıldır etkilediğinden, böylesine bir etkileşimin oğlumuz dahil tüm arkadaşlarında dünyadaki kültür ve medeniyetlere karşı adilane bir tutum geliştireceğini öngörüyoruz.
    Kimlik gelişimi ve ortam kültürüne uyumunun sağlanmasında, okulda öğretmen özelliklerinin yanında konular sunulurken kullanılan öğrenim yöntem ve tekniklerinin de önemli oldu- ğunu düşünmekteyiz. Oğlumuza bu konuda en fazla, yüksek duygudaşlık düzeyine sahip, değişik kültürleri tanıma çabası içinde olan öğretmenler yararlı olmuşlardır. Bunlardan bazıları sınıftaki yapılanmaya uygun olarak tüm kültürleri kapsayan öğrenim materyallerini de geliştirebilmektedir.
    Zaman içinde daha da gelişecek ve olgunlaşacak olmakla birlikte, oğlumuzun yaşanılan tüm sürecin sonunda kimlik edinme konusunda belirli bir mesafe kat edebilmiştir. Ona “Kimlik nedir?” diye sorulduğunda “İnsanı tanıtır” veya “İnsanların nereden geldiğini tanıtır” şeklinde cevap vermektedir. Doğal olarak, onun kimlikten anladığı şeyler biz büyüklerinki kadar detaylı değildir. Gerekçelerinden yola çıktığımızda, kimliğini belirlemede “kendini en iyi ifade ettiği dil” ve “en yakın ilişkilerde bulunduğu topluluk“ olarak iki temel ölçüt kullanmaktadır.
    Hiç şüphesiz, oğlumuz evde ve okuldaki çok kültürlü yapılanmadan geniş ölçüde etkilenmektedir. Bununla birlikte, çevresindeki kültürel farklılıklar onda bir karmaşa oluşturmaktan çok, yeni katmanlar olarak kimliğine eklenmiş görünmektedir. Bulunduğu ortamlara kolayca uyum sağlaması, farklılıklarla uzlaşmayı öğrendiğine işaret etmektedir.