|
|
Die Gaste, SAYI: 42 / Temmuz-Aralık 2016
|
Elveda “Cumhuriyet”
[Goodbye, “Republic”]
Economist
Türkiye’de uykusuzluk için iyi bir ilaç olarak kullanılabilecek devletin günlük işlerinin yer aldığı Resmi Gazetesi sayfalarca gıda denetçileri için en son sınama süreçlerine ilişkin yazılarla doluydu. Artık Recep Tayyip Erdoğan hükümetine karşı bu yazki darbe girişiminin ardından Türkiye’de korkuyla okunan bir başka gazete yok. Resmi Gazete, binlerce akademisyenin, kapatılmış hastanelerin ve görevden alınan 100.000 devlet memurunun listeleriyle görünüşte doyumsuz bir tasfiye kroniğine dönüşmüş durumda. Bay Erdoğan’a kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren Olağanüstü Hal koşullarında, çok yakında Resmi Gazete Türkiye’de okunmaya değer tek gazete olabilir.
Şimdi medyanın çoğu hükümet yanlıları tarafından kontrol ediliyor. Neredeyse tüm medya ya susturulmuş ya da gözdağı verilmiş durumda. Yüzlerce gazeteci cezaevinde. 31 Ekim günü bastırma harekatı, modern Türkiye’nin tarihi kadar eski laik sol Cumhuriyet gazetesini de vurdu. Gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu, karikatüristi ve 10’dan fazla yazar ve yöneticisi polis tarafından gözaltına alındı. Gizli Türk silah sevkiyatına ilişkin haberleri yayınladığı için cezayla yüzyüze olan gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Dündar bu yılın başlarında ülkesini terk etti.
Savcılar Cumhuriyet gazetesini, hem Temmuz darbesini planlamakla suçlanan bir islamcı tarikat olan Gülen hareketiyle, hem de Batı ülkelerinin bile terörist örgüt olarak kabul ettiği PKK ile işbirliği yapmakla suçluyorlar. Pek çok gözlemci bunu “deli saçması” olarak görüyor. Cumhuriyet Gülencileri AKP iktidarından çok daha önce şiddetle eleştirmiştir. AKP ise 2013’de arası bozuluncaya kadar 10 yıla yakın bir süre Gülen hareketiyle “ittifak” içinde olmuştur.
Tutuklamalara bakıldığında hükümeti eleştirenlerin çok azının güvende olabileceği görülüyor. Darbeye doğrudan katılmış generallerden Gülenci bürokratlara, Kürt eylemcilere ve solcu yazarlara kadar 40.000 kişi tutuklandı. Cumhuriyet gazetesinin yazarı Özgür Mumcu, “Erdoğan kendi otoritesi altında yeni bir ülke kurmak istiyor ve er ya da geç eski Türkiye’yi temsil eden herşeyin kökü kurutulacak” diyor.
AKP, Türkiye’yi içte ve dışta düşmanlardan koruduğunda ısrar ediyor. Etkili bir AKP milletvekili olan Taha Özhan, “Ülkeyi kanlı bir darbeden kurtardık. Bu bağlamda bakmak lazım”diyor. Onun bürosu darbe sırasında uçakların bombaladığı parlamentonun çok yakınlarında. Hükümeti eleştirenler hükümetin Türkiye'de demokrasi adına ne kaldıysa ortadan kaldırdığını söylüyorlar. Cumhuriyet gazetesindeki gözaltılardan sadece bir gün önce çoğu Kürtlere ait 15 yayın kuruluşunun kapatıldığı açıklandı. Aynı kararname ile 10.131 kamu çalışanı ve 1.267 öğretim üyesi daha görevden alındı. Başka bir kararname ile terör soruşturmalarında avukat ile müvekkili arasındaki görüşmelerin mahremiyeti askıya alındı. Rektörlerin seçimle belirlendiği sistem kaldırıldı, artık doğrudan Erdoğan tarafından atanacaklar.
Bütün bunlar olurken, Türkiye’nin güçlü adamı islamcılar ve milliyetçiler arasında desteğini artırıyor ve bu ittifak sayesinde 2017 yılında bir referandum yaparak kendi yetkilerini artırmayı umuyor. Onun ölüm cezasını geri getirme planlarının Türkiye’nin AB üyelik görüşmelerinin de sonu olabilecek. Ülkenin güney doğusunda PKK ile ordu arasındaki bir yıllık kanlı çatışmaların korkusuyla Erdoğan hükümeti seçilmiş Kürt görevlilerini görevden alıyor. Diyarbakır belediye eş başkanları terörizm suçlamasıyla tutuklandığında 15 ilde internet engellendi. Erdoğan şimdi Ağustos ayında Türk birliklerinin kazanımlarını korumak için Kuzey Suriye’de PKK ile mücadele edeceklerini söylüyor. Musul’da IŞİD’e yönelik Irak saldırısında en büyük rolü oynamaya talip.
Başarısız darbeden sonra milliyetçi coşkunun rüzgarına kapılan ana laik muhalefet partisi CHP, şimdi şok etkisiyle donakalmış bir izleyiciye dönüştü. Partinin genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke, OHAL kararnamelerinin parlamentoyu işlevsiz hale getirdiğini ve bunun Erdoğan’ın istediği başkanlık yetkilerinin “ön gösterimi” olduğunu söyledi.
Bu ön gösterim dönemi bittiğinde olacakları bildirecek eleştirel tek bir medya kalmamış olabilir. Resmi Gazete memnuniyetle bu boşluğu dolduracaktır.
|
|
|
|