Die Gaste, SAYI: 9 / Eylül-Kasım 2009

NRW Yerel Seçimleri ve Entegrasyon


Hıdır Eren ÇELİK




    Geçtiğimiz günlerde NRW’de bir yerel seçimi daha geride bıraktık. Milyonlarca Göçmen Alman veya Avrupa birliği üyesi ülkelerden birinin vatandaşı olmadıkları için yerel seçimlerden uzak tutuldu. Yerel seçimlere katılımın yüksek olmadığı bir ortamda milyonlarca göçmeni yerel seçimlerden dışında tutmak entegrasyon ve uyum politikasına katkı sağlamadığı gibi, aksine haklı olarak göçmenlerde varolan dışlanma duygusunu daha da pekiştirmektedir.
    1970’li yılların ortalarından beri birçok yerel inisiyatif tarafından sürekli gündemde tutulan yabancılara yerel düzeyde seçme ve seçme hakkı geçtiğimiz yıllarda birçok eyalet parlamentosunda ve Federal Parlamentoda tartışılmasına rağmen CDU’nun muhalefeti sonucu bir türlü gerçekleşemedi. Anayasanın değiştirilmesi gerektiği gerekçe gösterilerek sürekli engellenen mahalli seçme ve seçme hakkı uzun yıllardan beri Almanya’da yaşayan göçmenleri ve aile bireylerini rencide etmekle birlikte, bu insanları yaşadıkları mahalli bölgelerde birlikte politik karar vermekten uzak tutmak, onları uyumdan uzaklaştırmakta ve arzulanan entegrasyon politikasını başarısızlığa uğratmaktadır. Uyum ve Entegrasyon’un başarılı olması için burda yaşayan göçmen kökenli vatandaşların eşit haklara sahip olması en temel şartlardan biridir.
    Başarılı bir uyum politikası göçmen kökenli vatandaşlara her türlü sosyal, siyasal ve ekonomik eşit haklarının anayasal güvence altına alınmasından geçer. Yalnızca söylemde kalan eşitlik, eşitsizliği da-ha derinleştirip göçmenleri ve aile bireylerini toplumun dışını itmekle kalmayıp, aynı zamanda bunların ırkçı, milliyetçi ve fanatik dinci çevrelerce de suistimal edilerek maddi ve manevi olarak sömürülmelerine de ortam hazırlamaktadır. Nitekim NRW’-nin bazı şehirlerinde yalnızca etnik ve dini temele dayalı kurulan seçmen inisiyatifleri eşit haklar mücadelesine katkı yerine zarar vermektedir. Eşit haklar mücadelesi Alman halkı, sivil inisiyatifleri, sendikalar ve siyasal partilerinin desteği olmadan gerçekleşemez. Elbette göçmen kökenli vatandaşlar hakları için mücadele etmeli ve örgütlenmelidirler. Ama toplumsal ve siyasal mücadele de hedefe ulaşmanın tek yolu Alman halkıyla bütünleşerek, onun kitle örgütleri içinde örgütlenerek toplumsal bir baskı yaratmaktan geçer. Alman siyasal partileri bugünkü yapılarıyla göçmenleri kucaklamaktan uzaktırlar. Buna rağmen göçmeler ve özelliklede Türkiye kökenliler en büyük göçmen grubu olarak siyasal partiler içinde örgütlenerek yerel düzeyde siyasal bir güç oluşturup bu partilerin yalnızca entegrasyon ve uyum politikalarını değil aynı zamanda sosyal, ekonomik ve eğitim politikalarının değişmesini sağlayabilirler.
    Siyasal katılımcılık yalnızca seçme ve seçilme hakkı olarak görülmemelidir. Siyasal katılımcılık sosyal yaşamın her alnında örgütlenmektir. Göçmenler ve göçmen kitle örgütleri toplumsal yaşamda söz sahibi olmak için her türlü etnik ve dini ayrımcılığı temel alan örgütlenmeleri reddetmeli, göçmenleri toplumdan dıştalayan her tür politik eğilime karşı aktif tavır almalıdırlar.
    Başarılı bir entegrasyon eşit hakları temel alan birlikte yaşamdan geçer.