Die Gaste
İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE
ISSN 2194-2668
DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İNİSİYATİF
(Initiative zur Förderung von Sprache und Bildung e.V.)


  • ÖNCEKİ YAZI
  • 40. SAYI
  • 39. Sayı / Kasım-Aralık 2015



    Die Gaste 39. Sayı / Kasım-Aralık 2015

     
     

    Die Gaste

    İKİ AYLIK TÜRKÇE GAZETE

    ISSN: 2194-2668

    DİL VE EĞİTİMİ DESTEKLEMEK İÇİN
    İNİSİYATİF

    Yayın Sorumlusu (ViSdP):
    Engin Kunter


    diegaste@yahoo.com

    Suriyeli
    Sığınmacılar


    Willkomenn in Deutschland





        Önce Yunanistan-Makedonya sınırında ortaya çıktılar. On binlerce Suriyeli Makedonya üzerinden Almanya’ya ulaşabilmek için sınır kapısına yığıldılar. Bu olayın trajik görüntülerinin basına yansımasıyla birlikte Almanya’da Suriyeli sığınmacılar (mülteciler) sorunu gündemin ilk sırasına oturdu.
        İlk günlerde 50-60 bin sığınmacıdan söz edildi. Daha sonra Almanya’nın 450 bin Suriyeli sığınmacıya “evsahipliği” yapabileceği söylendi. Hükümet ortağı SPD Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ise, "Birçok gelişme bizim bu sene Alman hükümetinin açıkladığı gibi 800 bin sığınmacıyı değil bir milyon sığınmacıyı kabul edeceğimizi gösteriyor" dedi.
        Tüm bu açıklamalar ve haberler karşısında Alman toplumu hızla gerilmeye başlandı. Aşırı-sağcı örgütler güç kazanırken, yabancı düşmanlığı toplumun değişik kesimlerini etkilemeye başladı.
        Almanya’ya geçişte “transit ülke” konumunda olan Macaristan’ın sağcı Başbakanı sağcı Viktor Orbán "ülkesinin Avrupa'nın Hristiyan köklerinin tehdit eden sığınmacılarla istila edildiğini" söyledi.
        Tartışmalara Bavyera Eyaleti başbakanı ve CSU Genel Başkanı Horst Seehofer katıldı. Seehofer, Macaristan’daki Suriyeli sığınmacıların Almanya’ya gelmesine izin verilmesinin "uzun süre uğraştıracak bir hata" olarak niteledi.
        Basın üzerinden yürütülen bu tartışmalar sonunda hükümet içinde anlaşmazlıklara yol açtı. Hükümetin küçük ortağı CSU Suriyeli sığınmacıların sınırlandırılmasını, Almanya sınırında toplama ve kayıt merkezleri açılmasını, ilticası kabul edilenlerin haklarının belli ölçülerde sınırlandırılmasını açık ve kesin bir biçimde ortaya koyması üzerine hükümetin devam edip etmeyeceği gündeme geldi. Bunun üzerine Merkel, Gabriel ve Seehofer arasında üçlü bir zirve yapıldı.
        Zirvede alınan kararlara göre, Almanya içinde üç veya en fazla beş yerde özel kayıt merkezleri oluşturulacak. İlk kayıt merkezleri Bamberg ve Manching kentlerinde tesis edilecek. Tedbirler kataloğunda mültecilere önemli yaptırımlar da geliyor. Özel kayıt merkezlerine yerleştirilen mülteciler bulundukları yerin dışına çıkamayacak. Bu kuralı ihlal edenlere yardım kesilecek ve iltica işlemi duracak. İkinci kez ihlal durumunda hemen sınırdışı edilecek. İkinci olarak, geçici olarak Almanya’da kalma hakkı verilen mülteciler ilk iki yıl aile birleşiminden yararlanamayacak. Üçüncü olarak, Suriyeli sığınmacılara geçici koruma sağlanacak.
        Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière tarafından açıklanan karara göre mültecilik hakkı tanınan Suriyeli sığınmacılar bu haktan 3 yıl yararlanabilecek ve bu süre sonunda tekrar başvurmak zorunda kalacak. Ayrıca mültecilik hakkı alanlar, ilk 2 yıl boyunca geride kalan Suriyeli ailelerini yanlarına davet edemeyecek.
        Maizière Deutschlandradio‘ya yaptığı açıklamada Suriyeli sığınmacılara ilişkin, ‘'Gelecekte Suriyelilere şunu diyeceğiz: Sizlere koruma sağlayacağız, ancak bu ‘geçici koruma’ dediğimiz, sınırlı bir süre için verilen koruma kapsamında olacak ve bu statü aile birleşimini kapsamayacak‘‘ ifadelerini kullandı.
         

    Willkomenn in Deutschland


        Transit Bölge

         
        Hırıstiyan Birlik Partileri, iltica hakkı elde etme şansı olmayan sığınmacıların, ülkelerine daha hızlı şekilde gönderilebilmesi için kurulacak transit bölgelerde tutulmasını talep ediyor. Bu hızlı inceleme sürecinin özellikle 'güvenli menşe ülkeler' olarak kabul edilen ülkelerden gelen sığınmacılar için geçerli olması isteniyor.
        “Transit bölge” oluşturulması önerisi SPD'nin tepkisini çekiyor. Sosyal Demokrat Partili Adalet Bakanı Heiko Maas, “Bizim pozisyonumuz değişmedi ve gayet açık: Bizimle bu bölgeler oluşturulmayacak. Almanya sınırında kitlesel hapishaneler kurulması, problemi çözmekten ziyade problem yaratır” dedi. SPD Başkan Vekili Ralf Stegner de küçük koalisyon ortağı Hırıstiyan Sosyal Birlik'in (CSU) aşırı sağcı grupların baskısıyla kamuoyunun desteğini kazanmaya çalıştığını ifade etti.
         
        ‘Toplum uzun vadede kaldıramaz’

         
        Öte yandan Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Neue Osnabrücker gazetesine verdiği demeçte, ülkenin sığınmacı akınını sınırlaması gerektiğini düşündüğünü söyledi. Kimlerin Almanya'ya gelebileceği konusunda kriterlerin olması gerektiğini savunan Wulff, ‘‘Bize sığınma başvurusunda bulunan herkes politik sığınmacı statüsü için gereken şartları yerine getirmiyor‘‘ diye konuştu. Göçün yasal sınırlarının net bir biçimde çizilmemesi halinde, Alman toplumunun uzun vadede bu durumu kaldıramayacağını vurgulayan eski Cumhurbaşkanı, başka kültür ve dinlere mensup yüzbinlerce insanın uyum sürecinin de oldukça zorlu bir süreç olduğunu belirtti. Wulff, 'Bu zorlu görevin üstesinden ancak sorunlar hakkında konuşup, üzerinde durursak gelebiliriz' dedi.